Bir zamanlar internet, bugünkü gibi parlak görseller, sonsuz kaydırma ekranları ve algoritmalarla dolu değildi. O yıllarda, insanların birbirine ulaşma yolu daha basit, daha samimi ve belki de daha gerçekti. İnternetin sessiz köşelerinden biri olan mIRC, kelimelerle kurulan dostlukların, gecelere sığmayan sohbetlerin ve hayal gücünün sınırsız olduğu bir dünyanın kapısını aralıyordu.
Ve o dünyanın en renkli anahtarlarından biri, hiç kuşkusuz mIRC scriptleri idi.
mIRC scriptleri, sadece birkaç satır koddan ibaret değildi. Onlar, basit sohbetleri eğlenceye, sıradan ekranları büyülü dünyalara dönüştüren sihirli dokunuşlardı. Renkli yazılar, kanala girişte çalan küçük melodiler, dostça selam veren otomatik mesajlar… Hepsi, soğuk bir bilgisayar ekranını sıcak bir arkadaş ortamına çevirebiliyordu.
O yıllarda scriptleri keşfeden herkes, kendi mIRC’ini bir oyun alanına dönüştürürdü. Birileri Trivia soruları sorar, biri kelime türetme yarışmasında hızını konuşturur, bir diğeri ise basit bir komutla herkesin kahkahalarla güleceği ASCII çizimler yapardı.
Evet, scriptler oyun oynatır, puan kazandırırdı… ama aslında kazandırdıkları çok daha fazlasıydı. Her cevap, her komut, her küçük yarış; iki insan arasında yeni bir bağın örülmesine vesile olurdu. Bir Trivia sorusunu kazanmak, bazen sadece bir puan değil, yeni bir arkadaş demekti.
Çünkü mIRC’te eğlence, sadece oyunlarda değil, o oyunları birlikte yaşamakta gizliydi.
Kendi Dünyanı Kurmak
mIRC’in en büyülü tarafı, kendi scriptini yazabilmekti. Daha önce hiç kod yazmamış biri bile, birkaç komutla odasına özel bir atmosfer katabilirdi:
Kanala girene “Hoş geldin” demek,
MP3 çalar komutuyla o anki şarkısını paylaşmak,
Rastgele espri gönderen küçük bir bot yazmak…
Bunlar küçük şeyler gibi görünürdü ama aslında her biri, “Ben buradayım ve seninle paylaşmak istiyorum” demenin farklı yollarıydı.
Bir Topluluk, Bir Dönem, Bir Ruh
O dönemde script paylaşmak, bugünkü “paylaş” butonundan çok daha anlamlıydı. Bir forumda ya da IRC kanalında kendi scriptinizi yayınladığınızda, sadece bir kod değil; emeğinizi, yaratıcılığınızı ve ruhunuzu da paylaşıyordunuz.
Birisi sizin scriptinizi kullanmaya başladığında, o kod satırları başka insanların sohbetlerinde, oyunlarında, şarkılarında yaşamaya devam ederdi. İşte o zaman anlardınız: mIRC, sadece bir program değil; kalplerin birbirine değdiği görünmez bir köprüydü.
Geriye Kalan
Zaman değişti, sohbet platformları değişti, ekranlar küçüldü, hız arttı. Ama mIRC’in samimi atmosferini yaşayanlar için o günler hâlâ hafızalarda capcanlı. Belki bir “/join” komutu kadar yakın, belki de o eski dostların hatırlayacağı bir kanaldaki küçük bir espri kadar sıcak.
mIRC scriptleriyle geçen o geceler, bize eğlencenin sadece teknolojiyle değil; insanın kendini ifade etme biçimiyle var olduğunu gösterdi. Ve en önemlisi, paylaşılan bir kahkahanın, bir oyunun ya da küçük bir kod satırının bile hayatımıza iz bırakabileceğini öğretti.
mIRC scriptleriyle eğlence…
Belki şimdi sadece bir nostalji kelimesi gibi geliyor. Ama onu yaşayanlar bilir: O eğlencede sadece oyunlar, kodlar, komutlar yoktu. Orada dostluk vardı, yaratıcılık vardı, paylaşım vardı… Ve bunlar, hiçbir teknolojiyle kopyalanamayacak kadar gerçekti.
İlk yorum yazan siz olun.